Özel Eğitim Öğretmeninin Öğrencisine Mektubu
Sevgili Sıdıka’cığım
Nasılsın? Hala gözlerin ışıl ışıl parlayarak etrafına umut ve neşe saçarak “Günaydın” diyerek giriyor musun insanların hayatına +1 farkla? Yoksa deprem soğuğu yemiş bir ayaz sabahına mı açılıyor gözlerin?
Senin ismin geçince bir sohbet aralığında, aklıma tatlı çarşamba etkinliklerimiz geliyor. Hani her çarşamba Sosyal Hayat dersinde birlikte pazar alışverişine hazırlanışımız. Al al olmuş yanaklarınla eldivenlerini giyerken büründüğün güzellik… Hazırlandıktan sonra pazar çantamızla birlikte çıkıyoruz serin bir ayaz sonbaharına. “Bugün ki etkinliğimiz ne?” diyerek bakıyordun bana. “Turşu Kuracağız.” diyorum. Nasıl da mutlu oluyorsun. Hem etkinliğimizi yapıyorduk hem de sosyal hayat becerileri dersimizin kazanımını işliyorduk: ‘Bağımsız bir şekilde alışverişini yapar, Parayı tanır ve Toplum kurallarını öğrenir.’ şeklinde. Alışveriş için verdiğim parayı cebine koyarak çıkıyoruz pazar alışverişimize. Turşuluk kornişon satan manavla girdiğin tatlı sohbete bakarken aklıma geliyor; ilk derse girerken ki utanan, konuşamayan edalarına; nasıl da gelişebiliyor bir çocuk, yavaşça yeşeren bir fidanı izler gibi izliyorum. Alışverişini tamamladıktan sonra “İyi günler, Hayırlı işler.” deyip alıyorsun para üstünü ve doğruca okulun yolunu tutuyoruz. Okulumuzun uygulama odasına geçiyoruz senle ve diğer sınıf arkadaşlarınla. Başlıyoruz turşularımızı kurmaya. Senin ve diğer arkadaşlarının turşuyu hazırlaması, sirkeyi koyması, kornişonları kavanoza basması… Bazen yapamadığında veya sıralamayı unuttuğunda hatırlatıyorum sana, gerekirse fiziksel yardımla yapıyoruz ve turşularımızı kurmayı tamamlıyoruz. “Kaç gün sonra hazır olur “diyorsun. “15 gün” diyorum. Nasıl da sabırsız bir şekilde bekliyorsun. Her sabah okula ilk geldiğinde gelip turşuların başında duruyorsun. “Ne zaman olacak?” diye gün gün söylüyorum sana “14, 13, 12…” Bu şekilde bekliyoruz turşularımızın olmasını. Senin tatlı sesin hala kulaklarımda çınlarken öğretmen arkadaşların beni silkelemesiyle kendime geliyorum o sohbet aralığında. Sınıfıma geçiyorum sen olmasa da sana çok benzeyen yeni yeni pırlanta gibi çocuklarımın yanına.
Hala her çarşamba gününde geliyorsun aklıma. Bir üst kademeye geçsen de başka bir okula gitsen de seninle çalışmak çok güzeldi canım kızım. Biliyorum ki nereye gidersen daha iyi yerlere gelebilirsin. Akranlarından biraz geri olsan da sevginle o arayı kapatabilirsin. İyi ki varsın iyi ki senin öğretmenin olabildim. Çok mutluyum.
Çarşamba Güzelim…
Aydın ÖZTÜRK
Özel Eğitim Öğretmeni